26 Temmuz 2009 Pazar

entelektueller de futbol sever

Futbola yillarca, Umberto Eco`nun, `Futbol bir afyondur.` sözünün etkisiyle yaklasan, Ispanya`da Franco, Arjantin`de Videla ve Portekiz`de Salazar gibi diktatörlerin bu oyunun uyusturucu etkisini kullanarak kitleleri sorunsuz sekilde yönettigi tezlerini seslendiren aydinlar da artik futbola kafa yoruyor ve bu alanda kalem oynatiyorlar. Gazetelerin spor eklerinde ve hafta sonlari yapilan lig analizlerinde, farkli alanlarda söz sahibi olan yazarlarin imzalari her geçen gün artiyor. Futbolun cazibesine kapilan aydinlar arasinda, `Futbolu seviyorum; çünkü kanallarda kan gövdeyi götürüyor; yolsuzluk, hirsizlik ve artik bikkinlik veren siyasilerden sonra yesil bir sahada top oynayan adamlar benim daha çok ilgimi çekiyor.` diyenler oldugu gibi; `Memlekette söz bitti. Kimsenin söyleyecek lafi kalmadi. Istikbale dönük tezler çürüdü. Pes eden aydinlar için yeni hobiler icat olmaya basladi. Bu hobilerden birisi de futbol.` görüsünü seslendirenler de var. `Kesin Ofsayt` adli kitabiyla Türkiye`deki futbol ve taraftar kültürüne yakindan bakan Ümit Kivanç, `Hayatimda futbol her zaman vardi. Her zaman ilgiliydim. Ben isin moda tarafi ile ilgilenmiyorum.` diyor. Türk siyasi tarihi ve milliyetçilik üzerine arastirmalari ile taninan yazar Tanil Bora ise halen Iletisim Yayinlari`nin futbol kitaplari dizisinin editörlügünü yapiyor. Dizide, Bora ile birlikte çalisan editör Bagis Erten ise Türk aydininin futbola ilgisinin en fazla on yillik bir konu oldugunun altini çiziyor. Erten`e göre bu ilginin iyi ve kötü yanlari var: `Bugüne kadar futbolu aptal bir oyun ve uyutma araci olarak görenler isin bu kadar da hafife alinacak bir sey olmadigini anladilar.` diyen Erten, buna karsilik herkesin kendisini futboldan anlar görmesini elestiriyor. Kamuoyunun `Bay Pipo`, `Binbasi Cem Ersever`in Itiraflari` ve `The Özal` gibi siyaset ve istihbarat alanindaki çalismalarindan tanidigi Soner Yalçin da son dönemde futbol ile ilgilenen arastirmacilardan. Futbolun, çekim gücü çok yüksek bir spor oldugunu belirten Yalçin, `Bu güç, entelektüelleri de etkisi altina aliyor. Bunda son dönemde elde edilen basarilarin da önemli payi var.` yorumunu yapiyor. Türk entelektüellerinin futbola ilgisinin 1980`li yillardan sonra basladigini söyleyen Yalçin, `Ispanya ve Portekiz gibi ülkelerde diktatörlerin futbolla kitleleri uyusturdugu görüsü, entelektüellerin futbola utangaç ve çekimser yaklasmasina sebep oldu.` diyor. Yazar Ali Bulaç, Türkiye`de son dönemin modasi futbol-aydin iliskisine elestirel gözle bakan isimlerden. Türkiye`nin yillardir bilim, sanat, siyaset ve ekonomi gibi alanlarda uluslararasi basarilar elde edemedigini vurgulayan Ali Bulaç, `Türkiye`nin bu konumu Türk aydininin da içe kapanmasina yol açti. Diger alanlarda kendilerini ifade etmekte zorlanan aydinlar, özellikle son dönemde elde edilen futbol basarilarinin arkasina siginmaya basladi. Galatasaray`in ve Milli Takim`in basarilari bu sebeple bir aydin destegini gündeme getirdi.` diyor. Türk aydininin halka yabanci ve halktan kopuk bir konumu oldugu tespitini de yapan Bulaç, `Aydinlar futbolu kullanarak halkla iliski kurabiliyor. Ayni takimin taraftari olmak seçkinlerle halki bir ortak noktada bulusturabiliyor. Ancak bu kolayciliktir. Bir aydinin, entelektüelin halkla bütünlesme araci futbol olmamali.` diye konusuyor. Yillardir futbol yazarligi yapan Hasmet Babaoglu ise entelektüellerin futbol ilgisini fazla ciddiye almiyor. Bazi yazarlarin futbolu dislamak yerine, futbol hakkinda kafa yormaya baslamalarinin olumlu bir gelisme oldugunu ifade eden Babaoglu, sunlari söylüyor: `Ancak ülkemizdeki bu canlanmanin henüz futbol üzerine gerçekten entelektüelce bir kitap, hatta ciddi ve oturakli bir metin bile üretmedigini söylemeliyim. Henüz yazip çizdikleriyle öteki futbolseverlere kendilerinin de `tribün çocugu` oldugunu ispatlamakla mesguller...` Güncel siyaset yazmasina ragmen, futbol üzerine ironik yazilariyla da ilgi gören Tamer Korkmaz, futbol-aydinlar iliskisinde degisen tarafin aydinlar oldugunu düsünüyor. Aydin kesimin uzun yillar futbola mesafeli durmasini yapay bir tavir olarak nitelendiren Korkmaz, `Futbolla ilgilenirsem `ciddi` bir is yapmis olmam, `aydin durusuma yakismaz` gibi son derece yanlis bir tavir vardi... Futbolu dünyanin disinda, uzayda bir yerlerde kabul eden, yani neredeyse yok sayanlarla birlikte, bir yandan da `kitlelerin afyonu` diyerek bir kalemde damgalayanlar, uzun yillar sonra onun baskin bir sosyal hadise oldugunu fark ettiler, geçmisteki degerlendirmeleriyle hayattaki gerçegin, pratigin hiçbir sekilde uymadigini gördüler.` diyor. Zaman`daki kösesinde `ara sira` futbol yazan Ahmet Selim ise `Futbolun yayginligi bir realitedir, yok sayamayiz; ama farklilastirabiliriz, güzellestirebiliriz. `3 F` denilen (fiesta, festival ve futbol) uyusturmanin fanatizmle özdeslesen çemberini kirabiliriz. Ara sira futbol yazmamin sebebi bu.` diyor. Selim`e göre daralan ve kopan iliskiler yozlasiyor, bu sebeple futbolu bir bütün içinde düsünmek gerekiyor. Haldun Taner`in birkaç futbol yazisini hatirladigini belirten Selim, sözlerini söyle sürdürüyor: `Farkli ve seviyeli ilgiler daralmayi ve yozlasmayi önleyici etkiler olusturur. Benzesirseniz çirkinligi pekistirirsiniz. Aradaki ince çizgiyi aydinlar da spor basini da görebilmelidir. Vaktiyle bir gazetede `bu nasil yazi, nasil düzeltelim` sikintisi yasanmis ve `aman düzeltmeyin, futbolun okuyucusu o seviyesizlikten hoslanir` denilmisti. Asil büyük yanlis budur!` Zafer Özcan/ Istanbul 28.05.2002

Pipo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder